Ups'ye Sendika Halaylarla Girecek

8/04/2010



21 Nisan'da işten atılmalara karşı 25 Nisan 2010'da başlayan ve 90 gündür aralıksız devam eden UPS işçilerinin İzmir'deki direnişi tüm kararlılığıyla sürüyor.

Son haftalarda yaşanan işten atılmalarla birlikte İzmir'deki sayıları 15'e ulaşan işçilerle direniş yerinde görüştük. 10-14 saatlik molasız çalışma süresiyle, saç-sakal-giyim cezalarıyla, tatil günlerini yok sayan UPS, işçilerin deyimiyle yarı açık bir cezaevinden farksız.

Ortalama 600 TL lik gelirleriyle, UPS'nin farklı bölümlerinde (bu bölümlerin bağlı olduğu taşeron firmalarda) çalışan işçilere uygulanan yaptırımlar, efendilerin insan hayatını yok sayan yaptırımlarının somut birer örneği.Ellerine para geçmesini şans sayan işçiler, bu kan emicilerin uyguladığı cezalarla kendilerinin şirkete borçlandırıldıklarını ve bu yüzden şirketten ayrılamadıklarını söylediler. Yaptıkları hesap açıklarını işçilerin maaşlarından kesintilerle kapatan yasal hırsızlar, işçilere silah çekip grev yerinde üzerlerine araba sürerek işçileri yıldıracaklarını sanıyorlar.




21 Nisanda sendikalı işçilerin bir kısmını Mersin, Adana gibi bölgelere "üstün hizmetten" terfi ettiren, bir kısmını da şu an iş yok deyip işten atan ve ertesi gün yeni işçiler alan UPS İzmir yönetimi son olarak izinde olan işçileri neden göstermeyerek işten attı. Şirketin taşeronlaşması için uygulanan bu ve benzeri yöntemler, işçilere göre tutmadı ve UPS yönetimi işlerin aksamasından dolayı yavaş yavaş köşeye sıkışmaya başladı.


Küresel kapitalizmin yerellerdeki baskısı artarken bu baskının temsilcisi UPS, üçüncü dünyadaki taşeronlaştırma politikalarını yerel-küresel her düzeyde uyguluyor. Efendilerin bu uygulamalarına yönelik motorlu taşıma işçilerinin direnişi, Avrupa'daki(EFT) ve dünyadaki(IFT) taşıma işçilerininkiyle birleşip kapitalizm karşıtı mücadeleyi yükseltiyor.

UPS yönetimini sendikal mücadeleleriyle köşeye sıkıştıran işçiler, her çarşamba 08:30'da Bornova sanayi caddesinde gerçekleştirdikleri yürüyüş ve basın açıklamalarıyla direniş ateşinin sönmeyeceğini herkese gösteriyor ve herkesi dayanışmaya çağırıyor.